Sayfalar

16 Şubat 2017 Perşembe

Kime Göre Doğru Kime Göre Yanlış (eskilerden 2012)

İnsanlar her şey düzgün iken, doğru yaptıklarını zannettikleri şeyleri sorgusuzca yaptıkları ve cevapladıkları sürece hiçbir sıkıntı yoktur.

Gün gelir doğruların yanına yanlış yaptığında ki bu yanlışlar gerçek doğruları karşımdaki insana göstermenin bir yolu olduğunu görmeyen mahlukatlar anlamıyorlar ki yanlışta aslında bir doğrudur. Ve düşünmüyorlar ki acaba biz doğru dediğimiz şeyler aslında ne idi... İşin aslı sinirle kalkıp senin asıl yüzünü gördüm demeleri aslında onların her şey düzgün giderken bana asıl yüzlerini gösterdiklerini unutmalarıdır.

Ahlak, sadakat, sevgi ve istek tabii ki fedakarlık tek taraflı olmadığı gibi bazen hep tek taraflı olduğu günlerde vardır. Önce kendini başkasının yerine koymalı insan. Ben diyenlerden korkulmalı çünkü onlar önce öyle derler ama sonra kibirlerine, istek ve arzularına bilhassa şeytanlarına yenik düşerler ve lanet okumaya kadar gider. Zamanında saygım ve sevgim her şeyinle seninim diyenler asıl problemler ortaya çıktığında bu tür sözleri sarf etiklerini unuturlar ve şunu derler Sevgim ve Saygım sana yok beni sil çünkü ben seni sildim...

İşte insanoğlu ki ilişkilerdeki asıl duygular bunlar... Sen var olmaya başlamadan zaten yavaştan yavaşa kendini sildirmişsindir.

Sevmek ve insanlara değer vermek sadece çıkar karşılığı olmamalı, her türlü her şekilde olmalı ve istemek fedakarlık yapmak demektir.

Bunu anlayan çoğu şeyi başarmış demektir. Bencillik ve kibirlilik duyguları arasındaki büyük savaşı yenmiş demektir.

Herkesin doğru bildiği şeyin sualini kendilerine sormaları ve yanlış bildikleri şeyleri de gerçek doğrulara çevirmelerini temenni ederim.

Serkan İLHAN (26.07.2012)

11 Şubat 2017 Cumartesi

Hedef

Belirlediğim hedef!
Evet geçen yaz (Temmuz 2016) bir bir hedefimi belirtmiştim. Bu dönem içerisinde 100 kitaba adımı yazdıracağım.

Evet 100 kitap!
Çok demi aslında hedefime çok yakın bir noktada bıraktım. İsmin yazılamadığı çalışmalarıma da ki bunlar stand çalışmaları, görsel çalışmalar felan dersen aslından masa üstü yayıncılık üzerine yani basılı materyallerdeki çalışmalarımı 100 ürünün üzerine geçmiş bulunuyorum ama hedefim aslında 100 kitapdı ve geçen 2016 yılı içerisinde baskı haline getirip teslim ettiğim ürünler 94 adet olmuş.

Evet 94 de kalmışsım :(
Ama işin aslı başlayıp ta araya küçük tefek işlerin girmesi ve yayıncılarımın aslında yazarlarımın uzattığı işler olarak ta bi 4 kitap mevcuttu yani aslında 98 ürüne başlamış ve 94 teslim edilmiş.

Hedefim 100 dü ama 94 de kötü bir rakam değil?

2016 Aralık ayı için ikinci bir hedefim daha vardı?
Ev kredimi 1 senesinden kurtulmak işte hedefime ulaştığım bir nokta daha ki burada diğer hedefimden kaybettiğim hüsyanı burada fazlası ile kazanmış oldum?
1 senelik faiz ve ödemesiden kurtulmaya çalışırken 27 ay gibi bir süreyi hayatımdan attım 99 aylık borcum 72 aya düştü... İŞTE ZAFER :)

Yukarıdakilerini neden anlattım. Kibir veya kendimi övmek için değil. Hedefler güzeldir hedefler belirlemek ve ona ulaşmaya çalışmak insanı geliştirir ve ileriye doğru bir adım atarsın...
Biz hatta ben deyim buna ki sizde belki benim gibi iseniz sizde çalışıp bir yerel gelenlerdensinizdir. Ki değil seniz rahat insanlarsınız dır ki rahat insanlar deyipde size hakaret ettiğimi zannetmeyin, sizler icatcısınız, felsefe adamlarınız. Sizler olmasa idiniz hayatta kolaylıkların olduğu bir dünya da olmaz dı demi? Misal kuramlar, araba daha da aşağı indirelim tekerlek :)
Zorluklarla uğraşmayı sevmeyen rahat insanlar dediğim kişiler bunlar..

Neyse uzatırsam çok uzar bu felsefe, evet bu aralar benimde bir hedefim var biraz felsefe yapmak yani rahatlamak! Kafamı biraz boşa alıp salıyorum yokuş aşağı ne çıkarsa onu parmaklarımdan dışarı salıyorum...

Hadi kıssaya gelelim!
HEDEF
Bir hedef kordum başardım ve o bana bir haz verdi güzel bir şey lakin maneviyatımda eksiklerim var onları kapatamadım halen ama çalışmakta bir ibadet değil midir?

İmdi sizlerden istediğim bir hedef belirleyip onu yapmanız.
Benim hep bir hedefim vardı gecikmeli de olsa hedeflerime hep ulaştım sizlerinde ulaştığını görmek ve durmak isterim.

SERKAN'IN 2017 HEDEFİ Nedir peki?
103 kilo oldum ee bazen bazı hedeflere ulaşırken de kendimize bakamıyoruz. Bu sene işte bunu yapmayı planlıyorum 84 kiloya düşmek ve zindelik kazanmak.
100 kitap olmasa dahi bu sene 50 kitaba yer veriyorum bu sefer çıtayı yükseltmiyorum çünkü bu sene bedenime vakit ayırmam lazım...
Bu seneki en büyük hedefim kilo vermek zinde bir vücuda sahip olmak. Bunun üzerine 1 yıllık spor salonuna yazıldım artı 1 yılda spor salonu verdi. Bakalım 2 sene gibi bir süreç beni bekliyor. Ben bunu 1 senedende kısa sürede yapmaya çalışacağım.

Sizlerinde hedeflerinize ulaşmanız dileğiyle...

10 Şubat 2017 Cuma

Bir soru?

Bir soru gelmişti aklıma gecenin bir yarısı, evet bugünün başlangıcındaki gece...
Aşağıdaki metni facebook sayfamda yazmıştım, tekrar okurunca aslında birkaç soru daha aklıma gelse de orijinaline dokunmadan yayınlayacağım...

---o---o---o---o---o---o---o---o---
Üç gün başım ağrıdı ve sonunda biraz zihnim açıldı. Ağrı geçti lakin yarın gene ağrı başlayacak sanırsam, gece kaç oldu ve çalışmaya devam. Hadi geçtim çalışmaya devam sürecini de, bu felsefi yazmalar nedir Serkan derken! Demin kafamda gene bir soru işareti yani bir sürümceme oluştu...
Ne mi?

Hepimiz ne kadar doğruyuz,
Doğrularımız ne kadar güvenilir,
Güvenilirliğimiz ne kadar samimi,
Samimiliğimiz ne kadar değerli,
Değerlerimiz ne kadar sağlam,
Sağlam dediklerimiz ne kadar kaliteli,
Kaliteli olan şeyler ne kadar kalıcı,
Kalıcı dediklerimiz sonsuz mudur?

.
.
.
Peki sonsuzluk içerisinde bu tanımlamalar,

düşünceler, algılar ve hissiyatların ne kadarı
hayatımızda bir yer kaplıyor?

Bu sorunun cevabı var mı?
Belki sorunun kendisi bir cevaptır!

Saygılarımla...

Hayırlı Cumalar

“Bir Müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Zikir 86; Ebû Dâvûd, Vitir 29)

Hayırlı Cumalar

R sıkıntım

R baş düşmanım, R!
söyleyemiyorum
yazamıyorum
bilmiyorum
yani ben bu kelimeyi sevmiyorum
ki o da beni sevmiyor
tamam, anladım, birbirimizi artık sevmiyoruz
unuttuk ve üzüyoruz birbirimizi hâlen
dilim düşman, beynim düşman buna
peki o bana ne yaptı da, düşman oldular benim dilim beynim
tamam, anladım, bunlar düşman anlamıyor ve söyleyemiyor
peki neden algılayamıyorum
ve neden düşman olmasına rağmen, neden, evet neden
en sıkıntılı ve r lerle dolu kelimelere hayatımda yer veriyorum
ve nasıl yazıldığını dahi hiç bilmediğin kelimelere beyinde yer veriyorum
tamam, kullanmak istiyorsun, yazmak istiyorsun
ama düşman olduğun hâlde, neden bunları yapıyorsun
halbuki sempatiksin, olduğun gibi olduğunda
lakin zorladığında bu sempatiklik bozulmuyor mu sence

Soru işaretleri hep var olacak ve oldu ya bir gün dedim tedavi olayım peki beynim buna izin verecek mi? Alışılmışlıklardan zor vazgeçilir. Ve düşman olupta sürekli aksediyorsun ya çok sevdiğindendir
ya da nefret dolu baktığındandır kii ben R leri SEVİYORUM. Ama kullanamıyorum, her türlü ne söyleyebilirim, ne yazabiliyorum ne de algılayabiliyorum.

Evet, R özürlüyüm tüm R özürlülerden üst mevkide ve ben memnunum ama beni tanımayanlar belki bu serkan ne diyor diyorlardır. Lakin anlayan dostlarım diyor ki seykan gene yazmaya başladı ve parmakları durmak bilmiyor...

saygılayımla

Giriş metnim!

Ne yazsam diye düşünürken öncelikle facebook sayfamda yazdıklarımı buraya yavaştan çekerim diyorum, akabilinde diyorum ki yavaştan yavaşa artık bir iyi kullanıcı bloggercı olayım, böyle bir tanımlama var mıdır acaba BLOGGERCI yoksa ben mi uydurdum gene her daim yaptığım gibi yeni kelimeler hatta yeni iş grupları oluşturduğum gibi.

Peki bu sayfanın bir faydası bana ne olabilir, RAHATLAMA!
Evet rahatlama, yazdıkça rahatlayan bir insanım, konuştukça rahatlarım lakin konuşma iki taraflı belki birçok kişinin de katılımını sağladığı için cümlelerim yazarken dahi farklı konulara gittiği için konuşma esnasından düşünün ki bu kaç dala bölünüyor ve konu nereden başlayıp nereye gittiğinin farkına bile varmada bazen bakmışsınız ki geyik muhabbeti dediğimiz cancağzıma yazık bir hayvanın yakıştırmasını yapıyoruz boş bir sohbete gitmiş bazen ise dolu dolu birbirimize kattığımız sohbetler lakin yazışma öyle değil işte ki ben şuan olduğu gibi konuştuğum gibi yani sanki birisi karşımda var oturmuş sessiz ve cevap verme hakkı hiç olmadan konuşan bir kişi gibi sürekli yazı dilinde konuşuyorum...

Evet bu hoşuma gidiyor seviyorum yazmayı yazdıklarımı düşünmeyi de seviyorum hatta yazarken insan düşünür mü evet konuşurken düşünemez belki çünkü o anda sürekli kafasında bir şey aktığı için bilginin akışı, ama yazarken bir duraklama yapıp daha net ve daha sakince deyinlemesine yazabiliyorsun. Bu yazma dilini seviyorum.

Ama bir huyum var yazdıklarımı sadece bir kez geri dönüp okuyup gönder tuşuna basıyorum, yorumlar üzerine hatalı yazdığım kelimeler veya cümle düşükleri varsa düzeltiyorum. Sonuçta ben bir Türkçeyi iyi kullanan kişi değilim.

Ki dil haznemde çok fazla kelime dahi olsa onları aksedemiyorum, bakin aksetmek onun tam anlamı tam olarak nedin bilmiyorum ama yazımda kullanmak istedim yani düşünmeden bilinçsizcene... Ve en büyük sıkıntım ise bir harf eksik yaşıyorum yaşamak demişken onunla ilgili demin birkaç saat önce facebookta bir yazı yazdım ilk önce facebooktan o yazımı çeksem aslında beni eğer ki takip etmek isteyenler olursa yazdıklarımı okurken önce anlamayı tercih etmeleri gerektiklerini bilirler. Çünkü ben bi R özürlüsüyüm. Evet özürlü olmak bir sakatlık anlamında olamaz demi? Bu anlayışı öncelikle silmek lazım, özürlüyüm çünkü konuşamıyorum, çünkü yazamıyorum. Tam olarak bildiğim kelimeler haricinde bilemediğim hatta az kullandığım hatta bazen beynimin oyunu olarak çok iyi bildiğim kelimeleri dahi yanlış yazabiliyorum.

İşte ben buyum arkadaşlar,
stresimi atmak için yazacağım
kafamda oluşan sıkıntılar için yazacağım
yazacağı çünkü yazmak hoşuma gidiyor...

Çok kitap yazdım lakin kendi kitabımı hiç yazmadım, belki hiç de yazamıyacağım ama belki bir gün bu blog sayfamdaki o kadar değerli ve anlamlı yazılar yazarım ki bir Derleme veya Deneme kitabı olarak bir baskı çıkartabilirim. Bilmem olabilir mi? Zaman gösterecek...

Hayırlı geceler