Şimdi demeyeceğim "Nasılsınız?" diye... Neden mi? İşte orası bana göre doğru başkasına göre bu bir alışkanlık haline gelmişlik.
Herkesin yaptığı hatayı bende yapıyorum, gelen adama geldin mi gibi soru sorarak. Ve nasılsın diye sorup cevabın iyiyim diye nazikcene cevaplayan sayın insanoğlu, bir günde herkes gerçek hissettiğini söylese o zaman ne yapacaksın. Sorduğun kişi kötüyüm dese elini uzatabilecek misin?
Yok demi! İşte demin gelen adama sırf laf olsun diye geldin mi diye sormakla aynı değil mi? Sırf sormak için hal hatır soranlardan olduk. Peki ne kadarımız gerçekten de ciddi bir şekilde hatırımızı sorar durumda. Bence hiç...
Evet koca bir hiç!!! Hemde hiç. Gelişen sosyal ağ üzerine bu samiyetsizliklerin çoğalmasına hızla devam edilmekte. Bazılarımız yazar bile oldu benim gibi ama ben daha önceleri de kalem kağıda yazardım şiir tazında yazılarımı yani bu sadece benim blogger ile yeni tanışmamın veya facebook ile tanışmamın sonucunda oluşan bir gelişme değil.
Ben 1997 yılından beyi yazıyorum ve 2000 yılından beri teknolojiyi en iyi şekilde kullanıyorum. Daha 2005 yılında binlerce kişinin olduğu forum sitelerim vardım. Nukeler felan ilk o zamanlar tanışmıştık.
Konumuza dönelim.
Samimiyetsizliğin git gide çoğaldığı sosyal ağ ve gerçek hayat... Herkes bir koşturmaca içinde ekmek parası ben dahil, şuan beş dk ara verip size bunu yazarken aslında bir yandan bir roman kitabının mizanpajı ile uğraşıyorum ve bir yanda bekleyen bir ygs coğrafya kitabım yazılmayı bekliyor.
Ne tuhaf değil mi? Benimde sizlerden farkın yok ama ben farkındayım ve farkındalığımı artırmak için bazı şeyleri sadece bir araç olarak kullanıyorum.
İlk adımımı WhatShap olan bir mesajlaşma ağından kurtularak başladım.
İkinci adım facebook da artık bir yazı paylaşmıyorum sadece tebrikler ve geziler hariç.
Üçüncü intagram hesabım var lakin ayda bir kez belki giriyorum. Aktif değilim.
Üçüncü adım ise yaptıklarımı görselliğe dökebilmek için yaptıklarımı ve hayatımdan bazı şeyleri belgeselini yapabilmek için youtube kanalı açtım. Zamanım genişlediği vakitte facebook ta tamamen paylaşımlarımı keseceğim lakin bazı şeyleri silmekte zaman alıyor.
Çünkü bende sizler gibi belki sizlerden çok daha uzun süredir sosyal ağı kullanıyorum ve öncelikle sosyal ağı kullanımını kısıtlamam gerekecek. Sonrasında ne mi yapacağım.
Eskiden ne yapıyorsak. Sevdiğim insanları gerçekten de merak ettiğim insanları belki senede 1 kez dahi olsa telefon açacağım eğer yakın ise ziyaretine gideceğim ama gerçek anlamda sohbet, sıcak bir ortam ve samimi bir ortam olacağına inandığım kişileri ziyaretlerine gidip uzun uzadıya sohbetler edeceğim.
İşte bunları yapmak belki benim için biraz zaman alacak ama daha bu yolların başında iseniz gelin önce şunu yapalım... Nasılsın sorusuna gerçek duygularımızla cevaplayalım ve bu soruyu sorduğumuz kişiye yardım edemeyeceksek sormayalım. Dua edelim mesela "Rabbim yar ve yardımcınız olsun, her şey gönlünce olsun." deyip konuya gir.
Sırf sormak için sorma insanoğlu ahmak değildir.
Saygılarımla
Herkesin yaptığı hatayı bende yapıyorum, gelen adama geldin mi gibi soru sorarak. Ve nasılsın diye sorup cevabın iyiyim diye nazikcene cevaplayan sayın insanoğlu, bir günde herkes gerçek hissettiğini söylese o zaman ne yapacaksın. Sorduğun kişi kötüyüm dese elini uzatabilecek misin?
Yok demi! İşte demin gelen adama sırf laf olsun diye geldin mi diye sormakla aynı değil mi? Sırf sormak için hal hatır soranlardan olduk. Peki ne kadarımız gerçekten de ciddi bir şekilde hatırımızı sorar durumda. Bence hiç...
Evet koca bir hiç!!! Hemde hiç. Gelişen sosyal ağ üzerine bu samiyetsizliklerin çoğalmasına hızla devam edilmekte. Bazılarımız yazar bile oldu benim gibi ama ben daha önceleri de kalem kağıda yazardım şiir tazında yazılarımı yani bu sadece benim blogger ile yeni tanışmamın veya facebook ile tanışmamın sonucunda oluşan bir gelişme değil.
Ben 1997 yılından beyi yazıyorum ve 2000 yılından beri teknolojiyi en iyi şekilde kullanıyorum. Daha 2005 yılında binlerce kişinin olduğu forum sitelerim vardım. Nukeler felan ilk o zamanlar tanışmıştık.
Konumuza dönelim.
Samimiyetsizliğin git gide çoğaldığı sosyal ağ ve gerçek hayat... Herkes bir koşturmaca içinde ekmek parası ben dahil, şuan beş dk ara verip size bunu yazarken aslında bir yandan bir roman kitabının mizanpajı ile uğraşıyorum ve bir yanda bekleyen bir ygs coğrafya kitabım yazılmayı bekliyor.
Ne tuhaf değil mi? Benimde sizlerden farkın yok ama ben farkındayım ve farkındalığımı artırmak için bazı şeyleri sadece bir araç olarak kullanıyorum.
İlk adımımı WhatShap olan bir mesajlaşma ağından kurtularak başladım.
İkinci adım facebook da artık bir yazı paylaşmıyorum sadece tebrikler ve geziler hariç.
Üçüncü intagram hesabım var lakin ayda bir kez belki giriyorum. Aktif değilim.
Üçüncü adım ise yaptıklarımı görselliğe dökebilmek için yaptıklarımı ve hayatımdan bazı şeyleri belgeselini yapabilmek için youtube kanalı açtım. Zamanım genişlediği vakitte facebook ta tamamen paylaşımlarımı keseceğim lakin bazı şeyleri silmekte zaman alıyor.
Çünkü bende sizler gibi belki sizlerden çok daha uzun süredir sosyal ağı kullanıyorum ve öncelikle sosyal ağı kullanımını kısıtlamam gerekecek. Sonrasında ne mi yapacağım.
Eskiden ne yapıyorsak. Sevdiğim insanları gerçekten de merak ettiğim insanları belki senede 1 kez dahi olsa telefon açacağım eğer yakın ise ziyaretine gideceğim ama gerçek anlamda sohbet, sıcak bir ortam ve samimi bir ortam olacağına inandığım kişileri ziyaretlerine gidip uzun uzadıya sohbetler edeceğim.
İşte bunları yapmak belki benim için biraz zaman alacak ama daha bu yolların başında iseniz gelin önce şunu yapalım... Nasılsın sorusuna gerçek duygularımızla cevaplayalım ve bu soruyu sorduğumuz kişiye yardım edemeyeceksek sormayalım. Dua edelim mesela "Rabbim yar ve yardımcınız olsun, her şey gönlünce olsun." deyip konuya gir.
Sırf sormak için sorma insanoğlu ahmak değildir.
Saygılarımla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder